DOĞADAKİ KEDİ

Doğadaki kedinin temel özellikleri ve buna bağlı davranışları 

Kedilerimizin doğasını ve bundan kaynaklı gereksinimlerini anlamak için doğadaki vahşi denklerine bakmamız gerekir. Felis catus olarak adlandırılan "evcil" kedilerin insanlarla etkileşime girmemiş vahşi versiyonları dünyanın birçok yerinde kentsel ve kırsal alanlarda hâlâ bulunmaktadır. Buna ek olarak, genetik araştırmaların işaret ettiği ve bugün tüm felis catusların evrimsel atası kabul edilen Kuzey Afrika yaban kedisi, felis lybica da Afrika'da, Orta Doğu'da ve Orta Asya'da hâlâ yaşamaktadır. Felis catus, felis lybica'ya hem fiziksel hem davranışsal olarak, sosyal davranışlarla ilgili bazı farklar dışında, çok benzer.  

Felis lybica hem kendinden küçük hayvanları avlayan etkili bir avcı hem de kendisini avlayabilecek yırtıcılardan kendini kurtarması gereken bir avdır; dolayısıyla hem avlayan hem de avlanan olmakla ilgili özelliklere sahip olacak şekilde evrimleşmişlerdir. Bilmemiz gereken diğer önemli türsel özellikleri ise büyük oranda yalnız yaşayan, yalnız avlanan, avını yalnız yiyen ve bölgeci hayvanlar olmalarıdır. Tüm bu temel türsel özellikler evcil kedilerimiz için de aynı şekilde geçerlidir. 

Hepsi hayattakalımla doğrudan ilişkili olan, ilgili oldukları davranışlar açısından da birbirleriyle kesişim kümeleri olan bu dört temel özellik (avcı olmak, av olmak, bölgeci olmak, soliter olmak) felis lybica'nın ve dolayısıyla felis catus'larımızın fiziksel, bilişsel ve davranışsal başlıca beceri, özellik ve gereksinimlerinin temel belirleyicisidir. Bu özelliklerin ne anlama geldiği, kedinin davranışlarını nasıl belirlediği ve etkilediği aşağıda ele alınmıştır.

3D İnteraktif Kedi İskeleti

3D İnteraktif Kedi Kafatası

DOĞADAKİ KEDİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ

DOĞADAKİ KEDİNİN AVCILIĞI VE AV OLMASI

Soliter avcı ve başka yırtıcıların da avı olan bir hayvan olarak vahşi kedilerin içgüdüleri, davranışları ve birçok bedensel özelliği tüm potansiyel av fırsatlarına angaje olmalarını, olabildiğince güvenli bir şekilde avlanmalarını ve avcılarından (daha büyük kediler ve yırtıcı kuşlar) kendilerini korumalarını sağlayacak biçimde evrimleşmiştir. Kediler doğada günde ortalama 10 ilâ 20 küçük av hayvanı yiyebilir. Bu kadar fazla sayıda "öğün"ün nedeni mide hacimlerinin çok küçük, yaklaşık pinpon topu kadar olmasıdır. Bu nedenle çabuk doyup çabuk acıkırlar. Avlanmalardaki başarı oranı %50 civarıdır. Bu nedenle her av olasılığı kaçırılmaması gereken bir fırsattır; dolayısıyla kedi tok olsa bile bir av fırsatı sezdiğinde, daha düşük bir motivasyonla olsa bile, yine de harekete geçecektir. Doğadaki kedinin uyanık zamanının büyük bölümü avlanmayla ve beslenmeyle ilgili eylemlerle geçer. Gıda arama ve avlanma eylemleri, kedinin hem fiziksel hem de bilişsel olarak yüksek düzeyde efor sarf etmesini gerektirir. Avlanmayla ilgili hisler, duygular, dürtüler, motivasyonlar ve davranışlar kedinin günlük yaşam motivasyonundaki en önemli unsurlardır.  (Evdeki kedinin yaşamından av olgusunun çıkmasının fiziksel ve psikolojik olarak ne kadar büyük bir eksiklik oluşturacağı buradan anlaşılabilir. Bu yüzden, avlanmanın yerine kedi oltasıyla avlanmayı taklit eden oyunların konulması ve kedinin her gün avlanma içgüdüsünü, motivasyonunu ve davranışlarını tatmin edebileceği şekilde oynatılması evde kedi bakımının olmazsa olmazlarından biridir.) Bunun yanında, tehditlerle yüzleşmek yerine onlardan kaçınmak ve hiç karşı karşıya gelmemek soliter avcıların hayattakalımı için kritiktir. Bu nedenle, aktif bir çevresel tehdit olmasa bile güvenli saklanma yerlerine kesintisiz, rahat erişim kedilerin kendilerini iyi hissetmesi için temel bir gerekliliktir. Gene aynı nedenden ötürü kediler tehditlere ve tehlikelere karşı koruyucu bir mekanizma olarak "savaş ya da kaç tepkisi"ni de daha güçlü bir şekilde gösterir. (Kedilerimiz aşina olmadıkları herhangi bir uyaranla (ses, koku, görüntü, temas, alıştığı rutini bozan durumlar, olaylar...) karşılaştığında bu tepkiyi kolaylıkla ve doğal olarak gösterebilir; durum bize tamamen anlamsız görünse bile...) Saldırmaya kaçmanın mümkün olmadığı durumlarda son çare olarak başvururlar. Hem etkili bir avcı olmasını hem de kendisinin avcısı olan yırtıcılardan saklanabilmesini, kaçınabilmesini, saldırılardan sağ kalabilmesini sağlayan sıradışı düzeyde atletiklik, aşırı keskin duyular, aşırı hassas refleksler, yüksek avlanma içgüdüsü, saklanabileceği, etrafı gözleyebileceği ve güvenle dinlenebileceği ve uyuyabileceği yerleri inanılmaz hızlı bir şekilde tespit edip hafızasına kaydedebilmesi, polifazik uyku rejimi (alınması gereken toplam uykunun parça parça tamamlanabilmesi) gibi özellikleri de soliter avcı ve av olan bir hayvan olmasıyla ilgilidir. 

Evcil kedilerin atası felis lybica'nın avlanışı.           

Felis lybica'nın bir leopar tarafından avlanışı.

DOĞADAKİ KEDİNİN BÖLGECİLİĞİ

Bölgeci bir hayvan olmak demek, temel kaynaklara erişim rahatlığı, rekabet ve tehlike azlığı gibi çeşitli kriterlere göre belirlediği bir alanı yaşamının merkezi kabul etmek, burada yaşamak, buraya bağlı olmak ve bu alana hayattaki en büyük değeri atfetmek demektir. Dolayısıyla, benimsediği bu alanda "işlerin yolunda olması" hayattaki en öncelikli konudur. Kedi bu alanda her şeyin kontrolü ve bilgisi dahilinde, ve alıştığı rutinde olmasını önemser. Bunları bozan bir durum söz konusuysa strese girer. (Kedilerimizi veterinere götürmenin, seyahate çıkmanın ya da taşınmaların onlar için neden çok stresli ve hayatlarını alt üst eden deneyimler olabileceği buradan anlaşılabilir.) Bölgelerine rakip niteliğindeki yabancı kediler girerse ve bunlarla karşılaşırlarsa, yaralanma, hatta ölüm riski içeren çatışmalar gerçekleşebilir. Bu nedenle, birbirleriyle karşılaşmadan yaşamaya önem verirler ve bunun için geliştirdikleri bazı davranışlar vardır. (Alan sınırındaki devriyelerini birbirleriyle karşılaşmamak için farklı zamanlarda gerçekleştirmek gibi). Yeterli düzeyde çevresel kaynak (su, av/gıda ve saklanma/dinlenme/uyuma yerleri), çevresel tehditlerin ve rekabetin azlığı, çevreyi oluşturan unsurların sabit kalması yani çevreye aşinalığın bozulmaması, rutin düzenler ve bunlardan kaynaklanan kontrolde olma duygusu kedilerin genel güven duygularının oluşması ve hayatla başa çıkabilmeleri için gereklidir. Bu unsurlardaki belli düzeyi aşan tüm bozulmalar kedilerde kronik strese neden olur; durum genel olarak belli bir dayanma eşiğini aşarsa kedi bölgesini terk edebilir. Kedilerin görsel, işitsel ya da kokusal sıradışı, alışılmadık ve yeni olan her şeye karşı aşırı meraklı, duyarlı ve temkinli olma özellikleri de bu kontrol duygusuyla ve tehdit algısıyla yani çevre güvenliğiyle ilgilidir. Felis lybica'ların doğada bölgeleri olarak benimsedikleri alanların oldukça büyük olabildiği gözlemlenmiştir. Birleşik Arap Emirlikleri'nde incelenen dişi bir felis lybica'nın 52.7 km² büyüklüğünde bir alanı bölgesi olarak benimsediği tespit edilmiştir. (Kaynak: International Society for Endangered Cats (ISEC) Canada) Ortalamada muhtemelen bu kadar büyük olmasa da yine de en az birkaç km² büyüklüğünde alanlarda hareket edecek şekilde evrimleşmiş bir hayvanın kendisiyle çok benzer özelliklerdeki evrimsel soydaşı olan kedilerimizin, doğal yaşam çevresine dair neredeyse hiçbir şey barındırmayan 100-200 m²'lik kapalı bir kutuda hayatını geçirmesinin aslında hiç normal bir durum olmadığını ve mutlaka çözülmesi gereken bazı sorunlar oluşturabileceğini fark etmek gerekir. 

Bölge sahiplenici bir tür olmanın bedelleri büyük riskleri vardır: Şiddetli hatta ölümcül rakip kavgaları... Bu nedenle, evdeki kedinize arkadaş olsun diye ikinci bir kediyi eve getirmeden önce mutlaka bilmeniz gereken birçok hassas nokta bulunmaktadır. Bunları sitemizden öğrenebilirsiniz. 

DOĞADAKİ KEDİNİN SOLİTERLİĞİ

Vahşi kedi soliter bir hayvan olduğu için yaşamını sürdürmekle ilgili her konuda sadece kendine güvenecek şekilde evrimleşmiştir. Hem sosyal özellikleri görece az gelişmiştir hem de kendinden başka güvenecek hiçbir şeyi olmadığı için kendisine yönelebilecek her türden çevresel tehdide karşı aşırı derecede duyarlı ve temkinlidir; türdeşleriyle rekabetten özenle kaçınır ve rekabetsiz alanlarda yaşamayı tercih eder. Özellikle gıda ve güvenli yerler gibi temel çevresel kaynaklara erişiminde rekabet olmamasını ve buralarda yalnız olmayı daha da fazla önemser. Kendisi için tehdit oluşabileceğini düşündüğü her türlü durumla yüz yüze gelmekten kaçınır; buna rağmen yine de kritik bir durumla karşılaşırsa kaçma ya da saklanarak korunma şansı varsa köşeye sıkışıncaya kadar bunları tercih eder.

EVCİL KEDİNİN DOĞADAKİ KEDİYLE İLİŞKİSİ

"EVCİL KEDİ"NİN EVCİLLİĞİ

"Evcil" kedilerimizin hem fiziksel hem de davranışsal olarak vahşi ataları felis lybica’dan pek farkı yoktur. Kedilerimizi daha iyi anlamak için “evcil”in üzerinde biraz durmakta fayda var. Kediler; köpekler, atlar, sığırlar, koyunlar, tavuklar gibi insanlar tarafından evcilleştirilmemiştir. Tarım devrimiyle birlikte Türkiye'nin güneydoğusunun da dahil olduğu Bereketli Hilâl coğrafyasında tahıl ambarlarının kemirgenleri yoğunlaştırması ve kolay avlanma koşulları sunması gibi insanlara yakın yaşamanın avantajlarını fark edip kendi kendilerine bu yarı yabanıl yaşama uyum göstermişlerdir. İnsanların da tahıl stoklarının korunduğu karşılıklı bir fayda ilişkisiyle karakterize olan bu süreç, kedilerin kalıtsal davranışlarında evrimsel değişiklikler olmasını gerektirmemiştir. Kediler, bir anlamda, hem insanları eğitmiş (kediye iyi davran➡farelerden kurtul, yiyeceğini koru, hastalıklardan korun) hem de bu arada kendi kendilerini kısmen evcilleştirmiştir. (Güncel bilimsel bulgulara göre Kuzey Afrika yaban kedisi felis lybica'nın insanlarla birlikte yaşamaya başladığı ilk coğrafyanın, ve belki evcil kedi felis catus'un da ilk ortaya çıktığı coğrafyanın yaklaşık 9500 yıl kadar önce, Türkiye'nin güneydoğusuyla Bereketli Hilal'in kesiştiği bölge olması yüksek bir ihtimaldir. bkz. Kaynak; 18:12-22:16) Kedilerin insanlarla birlikteliğinin tarihi de köpeklere göre hem çok daha kısadır hem de birlikteliğin niteliği ve gelişimi farklıdır. (Bugünkü bilgiler ışığında köpeğin atasının modern kurtların atasından ayrılışının en az 27 bin yıl önceye dayandığı düşünülmektedir.) İnsanlar ihtiyaçları ve göz zevkleri doğrultusunda, yapay seçilim yoluyla bugün gördüğümüz 356 ırk köpeği üretmiştir. Basenji, malamut, husky ve akita gibi birkaç ırk dışında günümüz köpek ırklarının tamamı insanlar tarafından “yapılmıştır”. (bkz. ilgili Evrim Ağacı makalesi) Bu durum atlar vb. diğer evcilleştirilmiş hayvanlar için de geçerlidir. Cins olmayan kedilerde böyle bir durum söz konusu değildir; dolayısıyla vahşi atalarının tüm özelliklerini bünyelerinde barındırırlar. Bu özellikleriyle insanlar tarafından evcilleştirilen diğer tüm hayvanlardan ayrılırlar. Yani hem fiziksel hem davranışsal özellikler açısından vahşi doğadaki halleri bozulmamıştır. Doğaya bırakılan kediler vahşi yaşama uyum sağlayarak hayatta kalmayı ve eş bulabilirlerse türlerini devam ettirmeyi başarırlar. (Bir grup köpek doğaya terk edilip insan desteğinden mahrum bırakılırsa açlıktan birbirlerini yemeye başlar ve sonra ölürler.) Bu bilgilerden yola çıkarak aslında "evcil kedi" ifadesinin durumu çok iyi ifade etmediğini anlayabiliriz. Kedilerle etkileşmeyi ve kedi bakmayı sıradışı ve büyüleyici kılan, her şeyden önce vahşi yönü tamamen aktif bir hayvanla, bir "mikro panterle", ölüm tehlikesi yaşamadan sosyal niteliği yüksek, arkadaşça bir ilişki kurabilmemizdir. Bu mikro panterin panterliğini tatmin etmek için ise onları kedi oltasıyla düzenli olarak oynatmamız gerekir. (Bu konu, "Evdeki Kedi" bölümümüzdeki "Kediler ve Avcılık" sayfamızda kapsamlı olarak ele alınmıştır.) Peki insanlara yakınlık gösteren kedilerle göstermeyen kediler arasındaki bu fark nasıl oluşuyor? Yapılan çalışmalar göstermiştir ki belirleyici sosyalizasyon dönemi denen küçüklüklerindeki kısa bir aralıkta, 2. haftadan 7. ilâ 8. haftaya kadar, insanlarla pozitif etkileşimleri olmuş kediler (etkileşim miktarı az olsa bile) hayatları boyunca insanlarla iletişim kurmaya meraklı hayvanlar olabilmektedir. Bu dönemde insanlarla hiç etkileşimde bulunmamış kediler bir daha kolay kolay evcilleşemez. Sokaklardaki "kaçan kediler"in çoğu böyledir. Antrozoolog Prof. John Bradshaw'a göre bunun tek istisnası böyle bir kedinin ölümcül bir durumdan bir insan tarafından kurtarılmasıdır. O durumda bile sadece kendisini kurtaran insana yakınlık gösterecektir.

Köpeğin evcilleşmesi: "Şeklimizi, büyüklüğümüzü, kişiliğimizi, yaşam biçimimizi, içgüdülerimizi, tüm varlık şeklimizi değiştirdik."

Kedinin evcilleşmesi: "İçeri girdik." 

EVCİL KEDİNİN DOĞADAKİ KEDİDEN FARKLILIKLARI

Kedilerimizde gözlemlenen ve vahşi atası felis lybica'da görül(e)meyen bir özellik, insanlarla etkileşimde sergileyebildikleri gelişmiş sosyalliktir. Etkileşimin bazı unsurları açısından köpekle aynı düzeyde sosyal davranışlar gösterdikleri bazı bilimsel çalışmalarda gözlemlenmiştir. Eğitim sonrası insan jestlerine cevap verebilirlik, mesela bir insanın altında mama olan kabı işaret etmesi ve kedinin bunu anlayıp doğru kaba gitmesi (Miklósi, 2005), tehlikeli olup olmadığını anlamadığı yabancı bir durumda güvendiği insanın beden dilini ve tepkisini gözlemleyerek buna göre çıkarımda bulunmak ve ona göre davranmak (Merola, 2015); ebeveyn-küçük çocuk ilişkisine benzer şekilde yabancı bir ortamda yalnız bırakıldığında paniklemek ve bakıcısını aramak, bakıcısı geri geldiğinde rahatlamak (Vitale, 2019); sahibinin duygusal durumlarına hassasiyet göstermek, özellikle kötü hissettikleri zamanlarda onlarla daha çok zaman geçirmek, sürtünmek, gözlerine bakmak, çeşitli sesler çıkarmak gibi teselli edici, destekleyici davranışlar göstermek (Turner, 2001) kedilerin insanlarla ilişkilerindeki sosyallik kapasitelerine dair örneklerden bazılarıdır. Sahibi tarafından oyun sırasında tolerans limitini aşacak şekilde kasıtlı olarak bedenen kısıtlanıp agresif davranış göstermeye zorlandığında ve ısırdığında, sahibi canının yandığını ifade eden bir ses çıkarırsa ısırmayı hemen bırakıp ısırdığı yeri uzun süre yalamak gibi bilimsel gözlem niteliği kazanmamış birçok enteresan sosyal davranış gözlemi de bulunmaktadır.   

Felis catus'un felis lybica'da görül(e)meyen başka bir özelliği ise ortamdaki kaynakların miktarına bağlı olarak çoğunlukla dişilerden oluşan koloniler halinde yaşayabilmesidir. (Erkeklerin tekil yaşamalarına imkan verecek miktarda kaynağı sağlayan daha büyük bir dolaşım alanları ya da bölgeleri vardır.) Kolonileri oluşturan bireyler arasındaki ilişkiler şempanze gibi sosyal memeli türlerinde görülen grup içi ilişkiler kadar gelişmiş olmasa da bu davranış, doğadaki vahşi atalarına göre dikkat çekici bir farklılıktır ve yüksek uyum kabiliyetlerinin birçok örneğinden biri olarak görülebilir. (Bu yeni sosyal becerilerin tarım devrimiyle birlikte, gıda kaynaklarının tahıl depolarının olduğu alanlarda yoğunlaşması ve çok sayıda kedinin aynı bölgede yaşamaya başlamasıyla geliştiğini öne süren hipotezler bulunmaktadır.) Akraba dişiler yavru bakımında işbirliği yapabilmektedir. Bir anne avlanmaya gittiğinde onun yavrularına başka bir dişi bakabilir. Yavrular ilk haftalarda kardeşleriyle sonraki aylarda ise kuzenleriyle ve beraber büyüdükleri diğer yakın kedilerle oyun oynayabilmektedir. Bu koloniler ömür boyu bozulmadan sürebilmektedir. Ayrıca, hem bu ortak yaşamın hem de belki insanlarla beraber yaşamanın bir getirisi olarak, doğadaki felis lybica'da gözlemlenme şansı pek olmayan, sosyal iletişime yönelik bedensel mesajları ve vokalizasyonları daha yoğun bir şekilde kullanmaları da dikkat çekmektedir. Tüm bu özelliklerden yola çıkarak, felis catus'un hem sosyal hem de soliter bir tür olduğu söylenebilir çünkü iki şekilde de hayatta kalıp türünü devam ettirebilmektedir. 

Felis lybica'nın yukarıda sayılan bu temel türsel özellikleri (avcı olmak, av olmak, bölgeci olmak, soliter olmak) evcil kedilerimizde de, sosyal özelliklerinin yanında, aynı şekilde bulunmaktadır ve onların davranışlarını ve çevresel gereksinimlerini büyük oranda belirler; dolayısıyla onlara evde nasıl bakmamız gerektiği konusunda da en temel yol göstericilerdir.

KAYNAKLAR ve İLERİ OKUMA